Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Leskofçalı Gâlib (1830-1867)
Leskofça'da doğmuştur. Asıl adı Mustafâ Gâlib'dir. Babasıyla beraber 1845’te mecburi ikamete gönderildiği Afyonkarahisar’a gitmiş, 1846’da İstanbul’a dönmüştür. Dîvân kâtipliği, kaymakamlık, gibi görevlerde çalışmıştır. Sadaret Mektubî Kalemi’ne girince Namık Kemal ve İbrâhim Hâlet Efendi ile tanışmış, böylece edebiyat dünyasına adım atmıştır. Genç İstanbul’da vefat etmiştir. İçkiye olan düşkünlüğünden dolayı genç yaşta öldüğü söylenmiştir.
Genç Osmanlılar, Meşrutiyet sempatizanları ve saltanat aleyhtarları ile olan ilişkileri Gâlib’in fikir ve sanat hayatını önemli ölçüde etkilemiştir. Hem dönemin Dîvân şairleri üzerinde hem de Namık Kemal ve Recai-zâde Mahmud Ekrem gibi yeni edebiyatçılar üzerinde önemli ölçüde etki bırakmıştır. Nakşibendiliğe intisap eden Gâlib’in Bektaşilikle de ilgisinin bulunduğu şiirlerinden anlaşılmaktadır.
Tasavvuf onda bir yaşam biçimi olmadan ziyade sanatını besleyen bir kaynak durumundadır. Sebk-i Hindî’nin etkisinde kalan Gâlib, mübalağa ve fahriyeleriyle Nef’î’yi hatırlatır. Nâilî-i Kadîm ve Şeyh Gâlib tarzında yazan Gâlib’in şiirlerindeki tasavvufi eda, soyut ve girift söyleyişler dikkat çeker.
Encümen-i Şuarâ şairlerinden olan ve dönemin şairlerince üstad kabul edilen Gâlib’in yirmi altı yaşlarında iken yazdığı ve Rûh-ı Sânî adını verdiği ilk şiirleri Van’daki bir yangında yanmıştır. Klasik dîvân tertibine uymayan Dîvân’ı daha çok bir dîvânçe özelliği taşımaktadır. Eserde kimi gazeller, Nâilî-i Kadîm ve Fehîm’e nazire olarak yazılmıştır. Şairin aynı zamanda dört mektubu daha tespit edilmiştir. Bu mektuplarda sağlam ve başarılı bir nesir üslubu göze çarpmaktadır.
Tarih: 2021-01-01 19:39:36 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Leskofçalı Gâlib KİMDİR? Nedir
Leskofça'da doğmuştur. Asıl adı Mustafâ Gâlib'dir. Babasıyla beraber 1845’te mecburi ikamete gönderildiği Afyonkarahisar’a gitmiş, 1846’da İstanbul’a dönmüştür. Dîvân kâtipliği, kaymakamlık, gibi görevlerde çalışmıştır. Sadaret Mektubî Kalemi’ne girince Namık Kemal ve İbrâhim Hâlet Efendi ile tanışmış, böylece edebiyat dünyasına adım atmıştır. Genç İstanbul’da vefat etmiştir. İçkiye olan düşkünlüğünden dolayı genç yaşta öldüğü söylenmiştir.
Genç Osmanlılar, Meşrutiyet sempatizanları ve saltanat aleyhtarları ile olan ilişkileri Gâlib’in fikir ve sanat hayatını önemli ölçüde etkilemiştir. Hem dönemin Dîvân şairleri üzerinde hem de Namık Kemal ve Recai-zâde Mahmud Ekrem gibi yeni edebiyatçılar üzerinde önemli ölçüde etki bırakmıştır. Nakşibendiliğe intisap eden Gâlib’in Bektaşilikle de ilgisinin bulunduğu şiirlerinden anlaşılmaktadır.
Tasavvuf onda bir yaşam biçimi olmadan ziyade sanatını besleyen bir kaynak durumundadır. Sebk-i Hindî’nin etkisinde kalan Gâlib, mübalağa ve fahriyeleriyle Nef’î’yi hatırlatır. Nâilî-i Kadîm ve Şeyh Gâlib tarzında yazan Gâlib’in şiirlerindeki tasavvufi eda, soyut ve girift söyleyişler dikkat çeker.
Encümen-i Şuarâ şairlerinden olan ve dönemin şairlerince üstad kabul edilen Gâlib’in yirmi altı yaşlarında iken yazdığı ve Rûh-ı Sânî adını verdiği ilk şiirleri Van’daki bir yangında yanmıştır. Klasik dîvân tertibine uymayan Dîvân’ı daha çok bir dîvânçe özelliği taşımaktadır. Eserde kimi gazeller, Nâilî-i Kadîm ve Fehîm’e nazire olarak yazılmıştır. Şairin aynı zamanda dört mektubu daha tespit edilmiştir. Bu mektuplarda sağlam ve başarılı bir nesir üslubu göze çarpmaktadır.
Tarih: 2021-01-01 19:39:36 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx